ORMANA’NIN TARİHİ

Ormana, ismini Roma çağında bulunan antik bir kent olan Erymna’dan aldığı rivayet edilir.. Erymna, Pamfilya ya da Pisidya’da Akseki’nin 18 km batısındadır. Yeri, hem isminin sürekliliği (Hierokles ve Notitiae’deki Orymna), hem de burada bulunan bir yazıt tarafından ispatlanmıştır

Erymna’nın daha önceki zamanlarda Strabo (570)’nun bahsettiği Katenneis kabilesinin bir üyesi olmuş olduğu sanılıyor. Daha sonra normal Yunan yapısına sahip bağımsız bir şehir haline gelmiş,

Daha sonraları Büyük İskender, İran ve Mısır hakimiyetleri altına da girmiştir. Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat’ın 1226’da bölgeyi fethetmesi sonucu Erimna, Selçuklu hakimiyetine girer. Selçuklu Hükümdarı devletin sınırlarını genişletmek için Akdeniz’e açılmak niyetindedir. ve bu amaçla Akdeniz’e açılmak için Ormana arazisinden geçerler. Bu yol üzerinde inşa ettirilen ve şimdi Eynif’te harap ve yıkık vaziyetteki Tol Hanı bu devre aittir.

Bizans dönemine ait kalıntılara az da olsa Ormana ve Gödene’de rastlanmaktadır. Çataloluk’ taki Helen’ce yazılmış kitabe ve bağ, bostan duvarlarındaki kesme mermerler, o devrin kalıntılarıdır. İlkçağlardan beri bir şehir ve devlet olan Erimna’nın bölgedeki diğer şehirler gibi çökerek tarihe karıştığı, daha sonra Osmanlı döneminde yeniden kurulduğu ve halkının da Oğuz Türk boylarından geldiği anlaşılmıştır. Şu an için, nüfus kütüklerinin incelenmesi sonucu, 467 soy ismi ve 200 kadar sülale adı tespit edilmektedir.